10 KASIM!
10 KASIM!
“Saat dokuzu beş geçe
Atam Dolmabahçe’de
Gözlerini kapamış
Bütün Dünya ağlamış
Uzun uzun kavaklar
Dökülüyor yapraklar
Ben atama doymadım
Doysun kara topraklar”
………………..
demeyecek, işi çocuk aklına ve magazine boğmayacağım.
Saat 9’da 10’da kaçta öldü ben bilemem.
Zaten çokta önemli değil…
Ben Püsküllü Kadir miyim?
Benim söylemlerim beni bağlar ve benim anladığım Atatürkçülük kavramı tamda aşağıdaki gibi.
Aslında bu husus ciltler dolusu kitabı hak eder ancak Hazreti Ali der ki:
“İlim bir nokta idi onu cahiller çoğalttı..”
“Atatürk ölmedi içimizde” gibi maksadı aşan muhabbetlere de gitmeyeceğim.!
Her fani ölür.
Baki kalan tek şey gök kubbede bırakılan hoş sedadır.
İşte o hoş seda ise, bırakılan eserler, ayakta kalan fikirler, hür akıl vicdani süzgeçten geçen ve şeytani olmayan zekadır.
İnsana ve insanlığa ufuk açan, “fikri ve vicdanı hür” nesiller mefkûresini hedef gösteren Atatürk’ü rahmetle anarken bir gerçeği belirtmekte fayda var…
Şu iki gurup ülkenin geleceğini çaldı.
1. Atatürk’ü koruma kanunu çıkaranlar, -ki bunlar Atatürk üzerinden kendilerini korumaya tevessül edip fikri değil kişiyi koruyup Atatürk’ü insanlığa put yaptı.
2.Atatürk’ün ülkenin her yerine heykelini dikenler, -ki bunlar Atatürk heykeli üzerinden kazanç sağlayıp fikirleri konuşmak yerine Atatürk’ü insanlığa put yaptı…
Oysa Atatürk, puta ve putçuluğa düşman olan, insana yatırımı hedef gösteren fikir adamıydı.
Tartışılmayan, konuşulmayan, fikri manada eleştirilmeyen, dokunulmayan, akıl süzgecinden geçirilmeyen her şey puttur.
İşte bu nedenle milletimize Atatürk’ü put yapıp, Atatürk üzerinden kendilerine siyasi, ekonomik kazanç sağladılar…
1923 ile 1938 arasında yoksulluk ve fakirliğin zirve olduğu on yılı aşkın kısa zamanda her yıla dört fabrika sıkıştırıp (40) kırkı aşkın ağır sanayi fabrikası açan Aziz Atatürk’ün yaptıklarını görmeyip, Atatürk putu ile insanımızı aldatanların bize verecek olduğu Atatürkçülük fikri olmadığı gibi, Atatürk’ü din ile vurup, Atatürk’ün kazanımlarını yabancılara satanların bize söyleyecek olduğu akla uygun hiçbir sözü yoktur…
Ey aziz Atatürk:
Ruhun şad olsun.
Senin fikirlerini anlayan ve idrak eden Türk gençliği her daim var olacaktır.
Zira senin de dediğin gibi milletimiz zekî ve çalışkandır…
Din, bireyin vicdanıyla vatan sevgisi ise, vatana hizmetle ölçülür…
Dinden kazanç sağlayan dinsiz olduğu gibi, vatana bir fabrika açmadan vatan sevgisi anlatanlarda vatansızdır.
Vatansızda hafif meşrep evladıdır.
Doğru yolda olana selam olsun.
CUMHURİYET.
CUMHURİYET.
Birkaç mutlu bireyin ve ailenin insanlığı yönettiği Kur-an bakış açısıyla da “mal ve evlat biriktiren Ebu Cehil düzeni” denilen oligarşik düzenin yıkılıp, fakir köylünün evladının bile cumhurbaşkanı olduğu sistemin adıdır cumhuriyet.
Sevgili Gençler:
Cumhuriyet fazilettir.
Ancak demokrasi olmadan cumhuriyet olursa oligark idaresine teslim olursunuz içinde bulunduğunuz oligarşik çete düzenine cumhuriyet dersiniz.
O nedenle demokrasiye cumhuriyet kadar sahip çıkınız.
Hesap sormayı, soru sormayı, devletimize sahip çıkmayı asla ihmal etmeyiniz, -ki demokrasimiz var olsun!
Unutmayınız, Allah sizlere “sürü olmayın” emri veren yüce varlıktır.
Hesap sorun,
Soru sorun,
İdare edin,
Yönetin,
Asla yönetilmeyin ve sürü olmayın.
KIBRIS.
Her ne kadar Padişah hazretleri Kıbrıs’ı sarı liraya İngiliz’e kiralasa da Kıbrıs bizim mülkümüzdür.
Sabit uçak gemimizdir.
Yani Akdeniz‘i kontrol sahası yapabilmemiz için var olan yegâne varlığımızdır.
Zira biz bunu kanımızla hak ettik.
Kıbrıslı Türkleri üzmeden kırmadan, işi referanduma götürmeden, her zaman olduğu gibi şimdi de Kıbrıslı Türklere sahip çıkıp adaya da sahip olmak zorundayız.
Unutmayalım ki; Kıbrıs elden giderse Türkiye elden gider.
Zaman eski zaman değil.
Yüce Türk milletinin gözleri oyulan, elleri, kolları, bacakları çekişle ezilen, işkence edilen ancak ağzından bir tek cümle sızmadan direnerek can veren Cengiz Topel’e olan saygımızı yitirmeden Kıbrıs’a sahip çıkmalıyız:
Bülent Ecevit’e Necmettin Erbakan’a ihanet etmeden Kıbrıs’a sahip çıkmalıyız.
Kıbrıs milli meselemizdir.
İstanbul neyse Ankara neyse Kıbrıs odur.
Şerefli Türk askeri otoparklarda can verdi.
Kıbrıs’ı kumar, kadın, uyuşturucu, gayrimeşru para aklama yeri yapmadan Kıbrıs’a sahip çıkmalıyız.
Öyle paranın dili, dini, rengi olmaz deyip para gibi kire Kıbrıs’ı teslim etmeden Kıbrıs’a sahip çıkmalıyız.
Çok uluslu şirketlerin CEO’larına ve sahiplerine Kıbrıs’ta Türk bakire sunmadan Kıbrıs’a sahip çıkmalıyız:
Öyle lafla olmaz Kıbrıs’a sahip çıkmak.
Cengiz Topel gibi Kıbrıs’a sahip çıkmalıyız.
Banka müdürü sıfatıyla Kıbrıs’a gidip Kıbrıs’ta halkı örgütleyen şerefli Türk subayı gibi Kıbrıs’a sahip çıkmalıyız.
“Gerekirse Kıbrıs’tan biraz toprak veririz” diyerek Kıbrıs’a sahip çıkılmaz.
Kıbrıs pazarlık konusu bile yapılmaz.
Tavrımız belli kararımız nettir.
Kıbrıs’a sahip çıkmamak ihanettir.
Doğru yolda olana selam olsun.
HELAL ETTİNİZ Mİ RİTÜLERİ?
HELAL ETTİNİZ Mİ RİTÜLERİ?
100.000’e yakın camide 100.000’den fazla din görevlisi bu ülkede İngiliz beslenmesi tarikatlara alan açıp dini anlatamıyorsa utanmalı mı?
Gerçekten siz orada ne iş yapıyorsunuz?
Dini şuur ve ruhtan kopartıp ritüele mi soktunuz?
Geçen bir camide gördüm.
Diyanet görevlisi arkadaş soruyor.
Merhuma ahirete mutaallik yani intikal eden Türk diliyle son hesap gününe kalan alacak-verecek hesaplarınızı helal ediyor musunuz?
Adamın biri çıktı ve dedi ki, helal etmiyorum ve adamın bana borcu var?
Helalleşelim.!
Diyanet görevlisi arkadaşının cevabına bakın:
Bunlar dini ritüeller, siz hesaplarınızı kendi aranızda halledin.
Diyanet görevlisi arkadaşa sizin aracınızla buradan soruyorum:
O zaman din neden var!
Elimizde kapı gibi Maun Suresi neden var.?
Bu eylemi yaparak iki kişiye ihanet ediyorsunuz?
Birincisi borçlu olarak ölen.
İkincisi borçlu olduğu kişiye borcunu ödeyemeyen bu gezegende kalan adam.
Din şudur.!
İnsanlar arasında barış ve huzuru geçirmek için var olan aklın ilahi ürünüdür, -ki siz bu dine ritüel dini diyemezsiniz.
O zaman İslam’ın, Hindistan’da üzerinden pislenip altında yıkanan inekten tut insana kadar her türlü varlığın dışkısının suyla harmanlandığı o kirli suda yıkanan inançtan farkı olmaz.
Ritüel dini böyledir.
Oysa din bireyin vicdanıdır.
Şimdi anladınız mı vicdan dini nedir İslam nedir?
Eğer sizler borçlu ile alacaklıyı bu dünyada hesaplaştıramıyorsanız 100.000’i aşkın camide 100.000’den fazla din adamı olarak, affedersiniz diyanet görevlisi olarak doğru sonucu elde edemiyorsanız veyl olsun sizin halinize.
Toprağa gömülmek herkesin hakkı değildir.!
Şu yalan ve iftirayla “toprak bile kabul etmedi” diye anlatılan Mustafa Kemal Paşa var ya, işte onun gibi halkıyla helalleşip giden insanları görüp din gerçekten vicdanmış demelisiniz.
Aksi taktirde dünyada helallik almayan insanı toprağa gömmeyin.
Gömmeyin ki onları toprak kabul etmesin.
Toprak temizdir, toprak anadır toprağa kir sokmayın.
Borçluya da yazık olmasın, alacaklıya da…
Herkesi bu dünyada hesaplaştırın.
Herkes dünyadaki sonu nasıl olduğunu görsün ki:
Dolandırıcılık.
Üçkağıtçılık,
İhaleye fesat karıştırma,
Kamu malını çalma gibi çirkin suçlar işlemesin.
Aksi taktirde zulmetmiş zalim zulme uğramış mazlumla beraber aynı toprağın altında kalır.
Unutmayın toprağın altı neyse üstü de odur.
Adaletli olmazsanız toprağınızın üstünü kokarca istila eder.
Bir böcekle bile baş edemezsiniz.
Böcekle uğraşırken de böcek olursunuz.
Doğru yolda olana selam olsun.
ZAFER BAYRAMI!
ZAFER BAYRAMI!
Devlet idaresinde laik, demokrat ve tam bağımsız Çeçenistan isteyen Çeçen lider rahmetli Dudayeyi öldüren yayılmacı Rusya, dindar ve Kadiri Tarikatı mensubu “Müslüman” Kadirov’u kendine bağlı bayrağı ve istiklal marşı olan Çeçenistan’a başkan seçti.
İlk iş olarakta başkente de büyük cami yaptı.
Ne de olsa İngiliz abisinden öyle öğlenmişti.
Düşünen akıl sahibi gençler soruyorum:
Dini camiye hapsenden Rusya aşığı zavallı Kadir mi Müslüman?
Yoksa emperyalistlerle mücadelede şehit olan, “sistemden korkan, Allah’tan korkmaz; Allah’tan korkan, sistemden korkmaz. Şehadete talibim. Şehitliği rütbe ve şeref kabul ediyorum. Kanımın son damlasına kadar ülkemin bağımsızlığı ve milletimin hürriyeti için savaşmaya hazırım.” diyen tüm makamları elinin tersiyle iten tam bağımsız ülke isteyen Cevher Dudayev’mi Müslüman?
Emperyalist akıl şimdi de bu topraklarda tarikat, örgüt ve cemaatleri muktedir yapıp, kendine bağlı bir halife tayin etmek istiyor.
Ulus devletimize ve ülkemize sahip çıkıp, tek dil, tek din, tek dünya, tek bayrak hedefleyip dünyayı tek merkezden idareye yeltenen şeytanın çocuklarına teslim olmadan şehadeti göze alanlarla yürümek Kur’an aklı ve Muhammed’i düşüncedir.
Sevgili Gençler:
Laiklik din adamı tasallutundan ülkeyi kurtaran tek gerçektir.
İslamda din adamı sınıfı olmaz.
Eğer din adamı sınıfı ortadan kalkarsa sizde laik düzenden uzak olun.
Eğer din adamı sınıfı yani ruhban takımı ve cemaatler insanlığa musallat olursa laikliği hemen işletin.
————-
Yazarın adını unuttum, bizi affetsin ama şu tespitini unutamıyorum.
Mıh gibi, bir yemin gibi aklıma takıldı.
Ankara Gölbaşı’nın ışıkları, her rengiyle gölde dans ederken geldi aklıma!
Zira Ankara başkenttir.
Ve “balık baştan kokar” der atalarımız
Şöyle ki; Şeytanın eline kılıç alıp “Allah Allah” savaş meydanında ilerleyip taraftar toplarken ona sormuşlar.
“Ya sen şeytansın, neden Allah Allah diye ilerliyorsun?”
Şeytan cevaben der ki; “şeytan şeytan diye ilerlersem kimse bana inanmazdı.”
Milletimiz uyanık olup kimin Allah’ın halifesi insan, kimin de şeytana teslim olmuş Allah ile aldatan olduğunu görmeli.
Yoksa Allah ile daha çok aldatılırız.
Bu duygularla düşünen ve aklını keşfeden dostlarım:
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun!
Doğru yolda olana selam olsun.
AKLIN GÖR DEDİĞİ!
AKLIN GÖR DEDİĞİ!
Laiklik elden giderse Kur-an aklı devre dışı kalır.
Kur-an’ın:
“Senin dinin insana benim dinim bana” anlayışı yerle bir olur.
Herkes kendi dinini sana dayatır.
Cemaatler kendi dinlerini tebliğe başlar.
Kimi zaman şiddet dahî uygulanır.
İslam devre dışı kalır.
Sünnilik ve Alevilik dinlerinin Savaşı başlar.
Anayasanın ilk dört maddesi kırmızı çizgimizdir.
Kimsenin sizi din ile aldatmasına müsaade etmeyin.
Laiklik dinsizlik olmadığı gibi dinin teminatıdır.
Hoca efendicilere:
…Onlar, Allah’ı bırakıp din bilginlerini, abidlerini ve Meryem oğlu Mesih’i rabler edindiler. (Oysa) onlar yalnızca bir olan ilaha ibadet etmekle emrolunmuşlardı. O’ndan başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. (Allah) onların şirk koştuklarından münezzehtir.
(9/Tevbe 31)
“(…) Adiy, Medine’ye geldi. O, Tay Kavmi’nin lideriydi. Boynunda gümüş bir haçla Resûlullah’ın (sav) huzuruna girdi. Resûlullah (sav) Tevbe Suresinin 31. ayetini okuyordu. Adiy, Peygamber’e (sav): ‘Onlar, din adamlarına tapmadılar ki!’ dedi. Resûlullah (sav): ‘Evet, fakat din adamları, onlara helali haram, haramı helal kıldılar. Onlar da tabi oldular. Bu, onların, din adamlarına ibadetidir.’ buyurdu.”
(Tirmizi, 3095; İbni Ebi Hatim, 10057-10058)
“Kur-an bize yeter diyenler zındıktır” diyen İzmirli cücenin suratına aşağıdaki Hadis-i Şerifi de çarpın.
Zira o cüceye Kur-an yetmez.
Değerli dostlarım:
İşte bu nedenle İSLAMDA din adamı sınıfı yoktur.
İslam vaaz dini de değildir!
Ne diyor Kur-an vicdanı İstiklal Şairimiz:
İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne tapınak ne nutuk ne VAAZ dini için.
İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne meslek kaygıları ne kariyer hesapları için.
İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne erkeği yüceltmek ne kadını aşağılamak için.
Ne Araba paye vermek ne Acemi hor görmek için.
İşte bu nedenledir, Arap kıyafetiyle gezen çok eşli Arap hayranı dinci takımının Kur-an ve Kur-an aklını yakalayan Akif gibi insanlara düşmanlığı.
Hatırlarsınız.!
Unutmadan Fesligiller o yüce ruha hakaret (serseri ve pez…) etmişti.
İşte bu ruhban sınıfı Türkiye’de ve dünyada paranın %95’ini mutlu azınlık elinde tutsun, geri kalan %5’lik kısmını da tüm fakirler arasında kavga gürültü pay etsin diye bizi cennetle kandırıp, sanal gündem oluşturmakla aldatıyorlar.
Diğer deyişle ülkemizde, sofrada beş tabak yemeği 75.000.000 yerken, 95 tabak yemeği de 5milyon afiyetle yedikten sonra bize sofra duasını öğretmek için ekranlara ruhban sınıfını çıkartıyor.
Allah bize:
“Sakın ola ki, o şeytan sizi Allah ile aldatmasın” dediği halde.
Çünkü dünya firavunları iyi biliyor ki:
Kur-an anlaşılırsa, hak arama adına anarşi çıkar.
Nerden çıktı sanıyorsunuz “fakir cennete zenginlerden 500sene önce girecek” yalanı.
Gömleğinde İngiliz kraliyet ailesi nişanı ile din anlatan Cübbel Ahmet neden tv ekranlarında boy gösteriyor sanıyorsunuz?
Cübbeli Ahmet’in oğlu İngiltere’de okuyor biliyor musunuz?
Arapça kelimeleri Kur-an’dan gibi gösterip anlatılan masallara ne kadar daha inanacağız.
Daha ne kadar, “Allah peygamberimiz Haz. Muhammet ile Haz. Meryem’i evlendirecek” yalanını ortaya atan terör örgütü fikrinin temsilcisi İzmirli cüceye inanacaksınız?
Birkaç düzgün cümle söyledi diye iman mı edelim.
Neden size Kur-an yetmez?
Ah sevgili milletim ah!
Kur-an’da adil paylaşım, doğaya saygı, suya saygı, insana saygı, hayvana saygı, Allaha saygı, ayete saygı ayetlerinin içi boşaltılıp üzerinden kumar oynanırken, sesi çıkmayan halk ne oldu da İzmirli cüceye sahip çıktı?
Allah dostu mu?
En son “Allah dostu” dediğinizi de gördük.
.
Bize yutturulan Allah dostu tarifi.
Allah dostları kadere razı olan, belaya sabreden, nimetlere şükreden insanlardır. Onlar her daim Hakk’a muvafık olarak davranırlar. Allah’ın dostluğunu kazanmış, onun tarafından değer görmeyi hak etmiş insanlardır.
Gördünüz mü yalanı?
Haz.Muhammet kaderine razı olup şirk düzeninde keyine baktı mı?
Kadınlarını dahi teslim ettiler evet dedi mi?
Hayır?
Peki ne dedi?
Bir elime ayı, bir elime güneşi verseler bu davadan vazgeçmem.
Belaya sabır etti mi?
Hayır?
Bedir, Uhud, Hendek gibi savaşlarda bizzat bulundu.
Gelin aklımızı işletelim.
Ne diyor büyük düşünce ve fikir adamı Hanefi mezhebi öncüsü büyük imam, İmam-ı Azam:
Eğer Allah dostlarından kasıt, bilginler değilse Allah’ın dostu yok demektir!
…. “Kutsal kitaplarda çokça adı geçen şeytan, gerçek dünyada size ahlak dersi veren bir yobazdan başka bir şey değildir.” —Friedrich Nietzsche
Değerli dostlarım:
Kimsenin inancı ne dediği ne yaptığı bizi ilgilendirmez.
Biz din adına Kur-an’a yapılan saygısızlık olursa ve bunu da ruhban sınıfı cübbeyle Müslüman görünümlüler yapınca mücadele ederiz.
Kimse bize: Ağababalarının doğrularını “bu Allah’ın emri, bu Kur-an’dan diye yutturamaz.
Çünkü bizim elimizde Kur-an var.
Doğru yolda olana selam olsun.!