reklam1
İRAN-İSRAİL.
20 yıla yakın süredir tohum, toprak, bilim diye mücadele ederken şaka yapmıyorduk.
Hedef ülke Türkiye.!!!
Türklerle savaşı kazanmanın tek yolunun da Türklük ruhunu yerle bir etmek olduğunu Siyonizm hepimizden iyi biliyor.
O nedenle Türk ruhuna saldırı.
Siyonizm adına üzgünüm o ruh ölürse insanlık ölür.
Boşuna uğraşmayın.
Zavallısınız.
Paranız olsa da böcek gibi yaşamak zorundasınız.
Dincisiniz.
O nedenle lanetlisiniz.
Bunu ben değil, Mısır’dan sürüldüğünüzün bilimsel kaydı olmayınca Mısırlı aydınları ikna etmek için sığındığınız Kur’an diyor.
Komik adamlar.
Bizim bilimsel savaş bittiğinde, kazma kürek başlar…
Teknik terime, bilimsel cümlelere gerek yok.
Direk kazma kürek.
Ne mutlu Türküm diyene!
İran!
İranlılar bu savaşı kazanmak istiyorsa milli mücadelede “ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum” diyen bir komutan, bir lider, bir ruhun altına girip başındaki dinci çeteyi yerle bir etmelidir.
“Ya ben İsrail alırım ya İsrail beni” diyen büyük komutan, fikir adamı ve dehânın ruhuna sahip olmalısınız.
Çanakkale gibi geçilmez kaleniz olmalı.
Gerekirse cephede Giresun uşağının Giresun çakısıyla düşmana saldırdığı gibi Yahudilere saldırıp itibarını korumalıdır.
Aksi taktirde Yahudiler daha çok yatak odanıza girer.
Sıra sizde…
Çünkü İsrailoğulları bilime yatırım yaparken, sizin başınızdaki dinci çete kadının saçı ile uğraşıyordu.
Başka söze gerek var mı?
(Ha bu arada
Siz kapatmaya uğraşırken biz de açmaya uğraştık.
Bizde masum değiliz ama hallettik.
Devleti ele geçirmek için kızlara peruk taktıran çete bizde de vardı.
Neyse….)
Mühendislerin daire numarasına kadar bilip onları hedef alan İsrail (terör devleti) mollalara neden saldırmamış acaba?
Çünkü Yahudilerle Mollalar aynı insanlar.
İkisi de dinci çete.
Olan senin benim gibi garibanlara oluyor.
Çünkü savaşları savaşa gitmeyecek, kolu bacağı kopmayacaklar kurar, savaş istemeyen barış isteyen, adalet isteyen insanlar da ölür.
Çünkü bu insanlar barış zamanı yeterince çalışmamış, iktidarı çeteye teslim etmiştir.
Ders:
Türk Silahlı Kuvvetlerinde insanlık tarihine ufuk açacak çoğu karargahlarda yazılı şöyle bir cümle vardır .
“Barışta ter dökmeyen, savaşta kan döker.”
O ter ise eğitimdir ve bilimdir.
Sadece yanaşık düzen eğitimi değildir.
(Makaleden kısa alıntı)
ACİL
Askeri mahkemeler:
(Askeri suçun adaletinin karar vericisi askeri akademide okumuş hakimlerdir.)
Askeri hastaneler:
(Askeri hastanelerde tedaviyi ancak savaşı bilen hemşire ve doktor yapar.
Öyle kolay değildir bacağı kopan birine bacak dikmek.
Aksi halde hemşire siniri krizi geçirir ağlamaya başlar)
Askeri liseler:
(Türk subayı anasından doğduğu andan itibaren yetişir ve ana babayı sadece vatan bilir.)
Yeniden açılıp bedelli askerlik acilen kaldırılıp, her Türk çocuğuna asgari altı ay gündüz yanaşık düzenden her türlü silahın kullanılması öğretilip, gece de yazılım eğitimi ve yazılımlı silahların kullanılması öğretilmeli.
Gecenin en siyahında da kan uykudan kaldırılıp -20lerde nöbete gönderilmeli.
Her Türk çocuğu ter dökmeli.
Vatanı böyle tanımalı.
Ayrıca askerlik yapmayandan polis de yapılmamalı.
Türk ailesi orduya evladını teslim ederken (eti senin kemiği benim” demeli.
Öyle narin, soğuğu görünce solan çiçek gibi gözüne sürme çeken Türk çocuğu olmaz.
Olsa olsa götlek olur.
Oysa her Türk asker doğar.
Ordunun nüfusu 1-2 milyon değil, 40 milyon silah altına hemen girecek ve her çeşit silahı kullanacak sayıya ulaşmalı.
İtiraz edenler olacaktır mutlaka.
Biz Türk çocuğuna bu eğitimi verelim diyoruz.
Doğru yolda olana selam olsun.