29 Haziran 2025 Pazar
Giresun Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası genel kurulu bugün yeni yapılan binasında meslektaşların ve davetlilerin katılımı ile yapıldı. Genel kurulda Mehmet Tuncer, Şinasi Kabacaoğlu ve Salih Bıçakçı başkanlığa aday olduğunu açıkladı. TÜRMOB Genel Sekreteri Yahya Arıkan’ın divan başkanlığını yaptığı kongre olgun bir havada yapıldı. Yarın yapılacak seçimler sonunda kazanan adaylar üç yıl süre ile odayı yönetecek. Seçimler sonunda adayların çoğunluğu sağlayamayacağı ve yönetim için koalisyon yapılacağı tahmin ediliyor.
Giresun Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası başkan adayları Mehmet Tuncer ve Şinasi Kabacaoğlu, genel kurulda meslektaşlarına hitap ederek oda için gelecek vizyonlarını özetlediler.
Adaylardan Mehmet Tuncer genel kurulda yaptığı kongrede yönetim vizyonu açıklayarak önemli konulara değindi. Tuncer, yeni hizmet binasının mesleki birlikteliğin ve dayanışmanın bir simgesi olduğunu vurguladı. Kendisinin “omuz omuza verilen mücadelenin içinden biri” olarak aday olduğunu belirtti ve mesleğin “lafa değil işe; görüntüye değil emeğe” baktığını ifade etti. Odanın mutfağından geldiğini ve 2013’ten bu yana çeşitli kurul ve komisyonlarda, 2019’dan beri ise Denetleme Kurulu Başkanlığı’nda görev yaptığını, bu sayede mesleğin zorluklarını ve beklentilerini iyi bildiğini aktardı. Hedefinin “sadece konuşan değil, dinleyen ve harekete geçen bir oda” olduğunu dile getiren Tuncer, genç meslektaşlara ve büro yönetenlere yönelik ücretsiz uygulamalı eğitimler, mesleki rehberlik programları ve Kariyer Merkezi Projesi’ne aktif katılım gibi somut projeler sundu.
Paydaş Kurumlarla İşbirlikleri Geliştirilecek
Ayrıca, Ticaret ve Sanayi Odası, SGK, Defterdarlık, Vergi Dairesi ve Vergi Denetim Kurulu ile iş birlikleri yaparak yeni iş fırsatları yaratmayı, çözüm odaklı iletişim kanalları kurmayı ve bilgilendirme toplantıları düzenlemeyi planladığını belirtti. Haksız rekabetle mücadeleyi öncelikli gündemleri arasına aldığını ve İş Yükü Esaslı Asgari Ücret Tarifesinin uygulanabilir hale gelmesi için katkı sunacaklarını ifade etti. Kadın meslektaşların mesleğin sürükleyici gücü olduğunu vurgulayarak, onlar için özel eğitim programları, destekler, mentörlük buluşmaları ve kadın dayanışma ağları oluşturacaklarını dile getirdi. Tuncer, Giresun Odası’nın Karadeniz’de yön gösteren, Türkiye’de sözü dinlenen bir oda haline gelmesi gerektiğini vurgulayarak, bu seçimin bir koltuk yarışı değil, mesleğin saygınlığı ve geleceği için yürütülen bir mücadele olduğunu söyledi.
Adaylığımız Bir Makam Arayışından Değil, Güçlü Oda İçindir
Bir diğer aday Şinasi Kabacaoğlu ise yaptığı konuşmada geçmiş başkan ve yönetim kurulu üyelerine teşekkür ederek, aramızdan ayrılanları rahmetle andı. Seçimlerin gelip geçici olduğunu, önemli olanın dayanışma ve etik değerlere bağlılık olduğunu belirtti. Adaylığının bir makam arayışından değil, odanın daha güçlü bir sesle konuşması gerektiğine olan inancından doğduğunu ifade etti. Artan sorumluluklar, değişen mevzuatlar ve teknolojik dönüşüm karşısında mali müşavirlerin yükünün ağırlaştığını, bu nedenle birlik ve beraberliğin önemini vurguladı. Tecrübeyi ortak akılla buluşturmayı ve odanın kurumsal yapısını güçlendirmeyi hedeflediklerini belirtti. Kurumlarla olan işleri daha basit ve rasyonel hale getirmeyi, odanın bu iletişimde daha aktif, yapıcı ve sonuç odaklı bir rol üstlenmesi gerektiğini savundu. Sadece konuşan değil, üreten, takip eden ve sonuç alan bir anlayışla odalarını geleceğe hazırlamak istediklerini dile getirdi. Kendisini hiçbir zaman üstün ya da farklı görmediğini, eşit ve yan yana yol yürümekten yana olduğunu, “ben bilirim” yerine “beraber karar verelim” diyerek hareket ettiğini vurguladı. Tüm meslektaşlara aynı mesafede durmaları gerektiğini, ayıran değil birleştiren olmaları gerektiğini söyledi. Son olarak, mesleğin içinde yer alan bir kardeşleri, abileri ve arkadaşları olarak her zaman yanlarında olmaya hazır olduğunu ve kendilerine rahatlıkla ulaşılabileceğini belirtti.
Seçimler Pazar günü saat 09-17 arasında yapılacak olup, oy vermek için aidat ödeme zorunluluğu bulunmadığı açıklanırken üyelerin oyunu kullanırken kimliğini ispatlayacak resmi kimlik ibraz etmeleri gerektiği belirtildi.
Haber: İbrahim Balcıoğlu
Giresun’un Tirebolu ilçesine bağlı Kuskunlu Köyünde, üç mahallenin (Abdullu, Pattarlası ve Yayca) kendi köylerini kurma hayaliyle düzenlediği referandum sonuçlandı. “Abdullu Köyü” adıyla yeni bir yerleşim yeri kurmak için ilk adımı atan mahalle sakinleri, sandıktan çıkan ezici “evet” oylarıyla bu yolda önemli bir başarı elde etti.
Gerçekleştirilen referandumda 179 seçmenden toplam 155 seçmen oy kullanırken 147 seçmen “evet” oyu kullandı, yalnızca 6 seçmen “hayır” dedi. 2 oy çekimser kalırken, 24 seçmen ise oy kullanmadı. Bu sonuçlar, Abdullu, Pattarlası ve Yayca mahallelerinin büyük çoğunluğunun ayrı bir köy olma isteğini net bir şekilde ortaya koydu.
Bundan Sonraki Süreç Nasıl İşleyecek?
Referandumdan çıkan bu güçlü destekle birlikte, Abdullu, Pattarlası ve Yayca mahallelerinin ayrı bir köy olması yönündeki talepleri resmiyet kazanacak. Süreç, idari ve yasal prosedürlerin tamamlanmasıyla devam edecek. Referandum sonuçlarının ilgili mercilere sunulmasının ardından, yetkililerin konuyu değerlendirmesi ve gerekli adımları atması bekleniyor. Bu, Tirebolu’nun idari haritasında potansiyel bir değişikliğin ilk işaretleri olarak kabul ediliyor.
Haber: İbrahim Balcıoğlu
Harşit Vadisi Platformu Başkanı Elk Müh Çınar Çetinkaya, 13 Haziran’da TBMM’ye sunulan “Torba Yasa Teklifi”ne ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Çetinkaya, teklifin doğal varlıkların maden sahaları için acilen kamulaştırılmasını öngördüğünü belirtti.
Teklifle birlikte, doğayı, kültürü ve tarımı koruyan mevcut yasaların geçersiz kılınacağını ifade eden Çetinkaya, madenciliğe açılan ormanların daha hızlı bir şekilde madenci firmalara tahsis edilebilmesi için Maden Petrol Genel Müdürlüğü’ne (MAPEG) devredileceğini vurguladı. Ayrıca, ruhsatsız maden işletmelerine af getirileceği ve projeler hakkında ÇED kararı alınmadan “Üstün Kamu Yararı” denilerek maden projelerine neredeyse koşulsuz onay verilmesinin sağlanacağı belirtildi. ÇED süresince 4 ay içinde görüş bildirmeyen resmi kurumun görüşünün olumlu kabul edileceği de teklifte yer alıyor.
Çetinkaya’nın açıklamalarına göre, maden arama faaliyetleri için verilen izinler işletme faaliyetleri için de geçerli olacak ve zeytinlikler kömür madenciliğine kolayca açılacak. Torba Yasa’daki en önemli madde olarak ise, ilgili kurumlarca izin verilmeyen projeler için son karar verme yetkisinin, yasal sınırlamaları aşabilecek yetkilerle donatılmış Cumhurbaşkanı tarafından görevlendirilecek bakanlık temsilcilerinden oluşan yeni bir kurula bırakılması gösterildi.
19 Haziran Perşembe günü TBMM komisyonunda görüşülecek olan bu torba yasanın kabul edilmesi halinde yasallaşması için TBMM Genel Kuruluna gönderileceği bildirildi. Çetinkaya, teklifin büyük ihtimalle “el kaldır-el indiren vekillerin” oyları ile kabul edileceğini savundu.
Çetinkaya, bu durumun zeytinlikleri madencilere açan zihniyetin yarın fındık alanlarını da madencilere tahsis edebileceği anlamına geldiğini belirterek, Gümüşhane ilinin %93’ü ve Giresun ilinin %83’ünün maden sahası olarak ruhsatlandırılmasının bölgelerindeki felaketin habercisi olduğunu ifade etti. Maden projelerinin bu koşullarda gerçekleştirilmesinin ekonomik, sosyal ve ekolojik yıkımlara neden olacağı uyarısında bulundu. Harşit Vadisi Platformu olarak, geri dönüşümü mümkün olmayacak tahribatların önüne geçebilmek için bu kanun teklifinin acilen geri çekilmesini talep ettiklerini dile getirdi.
Çetinkaya, milletvekillerine seslenerek, devlet denetiminden uzak, insan, hayvan ve doğa sağlığını görmezden gelerek “Vahşi Madencilik” faaliyeti gösteren firmaların önünü yeterince açmadılar mı diye sordu. Ayrıca, 40 yılda 29 kez değiştirilen maden yasalarının tamamının bu firmaların önünü açmak için olup olmadığını sorguladı. Son ormanlar ve tarım alanları yok oluncaya, son ırmaklar kuruyana kadar hep madenci firmalar için mi çalışıp onların lehine kanunlar yapılacağını merak etti.
Çetinkaya, mertçe ortaya çıkıp madencilik faaliyetlerinden devletin kazancının ne olduğunu resmen açıklanmasını istedi ve yeraltındaki değerlerin yerüstündeki hayattan daha mı değerli olduğunu izah etmelerini talep etti. Halkın geleceğini düşünmeden, alınan talimatlarla birilerini çok zengin etmemeleri konusunda uyardı. Bu işlerin arkasındaki güçlerin bilincinde olduklarını da ekledi.
Dünyada yaşanan enerji kaynaklarını ele geçirme savaşlarının, yarın küresel iklim değişikliği nedeniyle azalan su kaynakları ve artan nüfus nedeniyle yerini su savaşlarına bırakacağını belirten Çetinkaya, altın gibi madenlerden dolayı bir savaş olmayacağını, ancak suyun hayat olduğunu ve ormanların, tarım arazilerinin, yaşayan varlıkların vazgeçilmez ihtiyacı olduğunu vurguladı. Ormanların, meraların, su havzalarının, tarım alanlarının asla maden sahası olamayacağının altını çizerek, “Kendinize gelin!” çağrısında bulundu.
Haber: İbrahim Balcıoğlu
Harşit Vadisi Platformu ve Tirebolu Çevre Kültür ve Turizm Derneği, “Vahşi Madenciliğe Hayır” paneli düzenleyerek bölgedeki madencilik faaliyetlerine karşı ortak bir duruş sergiledi. Panel, 11 Haziran 2025 tarihinde, saat 13.00’te Tirebolu İletişim Fakültesi Prof. Dr. Taner Karahasanoğlu Konferans Salonu’nda gerçekleşti.
Açılış konuşmasını yapan Tirebolu Çevre Turizm ve Kültür Derneği Başkanı Nihan Emiroğlu Nakiboğlu, konuşmasında doğanın kültürün ana mekanı olduğunu ve Doğu Karadeniz kültürünün tarım ve toprakla olan güçlü bağını vurguladı. Eski kuşakların doğaya saygılı olduğunu, ancak günümüzde vahşi madencilik gibi eylemlerle kültürel mirasın ve doğanın yok oluşuyla karşı karşıya kalındığını belirtti.
Doğal afetlerden öncelikle dar gelirliler etkilenir
Doğanın kendini yenileme kapasitesinin aşıldığını ve bunun doğal afetlere yol açtığını ifade eden Nakiboğlu, bu afetlerden en çok imkânı kısıtlı ve gelir seviyesi düşük olanların etkilendiğine dikkat çekti. Küresel iklim krizi ve ulusal düzeyde vahşi madencilik faaliyetleriyle karakterize edilen çok boyutlu bir ekolojik krizle karşı karşıya olunduğunu vurguladı. Bu tür faaliyetlerin yarattığı tahribatın topyekün bir kriz olduğunu dile getirdi.
Şirketler bazı kavramlarla esas amaçlarını gizlerler
Şirketlerin “kalkınma, yeşil, temiz” söylemleriyle çevresel eleştirileri maskelediğini ve ÇED raporlarında bilgilerin manipüle edildiğini belirtti. Kalkınmanın yalnızca teknik bir mesele olarak algılanması ve toplumsal, ekolojik boyutlarının göz ardı edilmesini eleştirdi. Dere yataklarının yok olmasının sadece bir çevre meselesi değil, aynı zamanda toplum, insan hakları, demokrasi ve adalet meselesi olduğunu vurguladı.
Herkesin sağlık bir çevrede yaşama hakkı vardır
Mücadelenin zorlu olabileceğini ancak birliktelik, sabır ve kararlılıkla devam edeceğini ifade eden Nakiboğlu, son olarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 56. maddesini hatırlatarak, herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu, çevreyi korumanın devletin ve vatandaşların ödevi olduğunu vurguladı.
Harşit Vadisi Platformu Başkan Vekili Av. Ahu Karaibrahimoğlu, konuşmasında Harşit Vadisi’nin sesine ses katmak, doğaya sahip çıkmak ve “vahşi madenciliğe” karşı ortak bir irade ortaya koymak üzere bir araya geldiklerini belirtti. Karaibrahimoğlu, Harşit Vadisi Platformu’nun başlangıçta Tirebolu-Torul arasında planlanan duble yol projesi için bir sivil inisiyatif olarak ortaya çıktığını, ancak daha sonra bölgedeki maden sahaları projeleri ve bunların yarattığı çevre felaketleri gibi daha büyük sorunlarla yüzleştiğini vurguladı. Bu nedenle platformun, Giresun-Gümüşhane hattında yükselen vahşi madenciliğe karşı çevreyi, canlı yaşamını ve insan sağlığını savunmayı amaçlayan, siyaset üstü bir halk hareketine dönüştüğünü ifade etti.
Sağlıklı Doğa bir yaşam hakkıdır
Karaibrahimoğlu, doğanın sadece insanlara ait bir kaynak değil, aynı zamanda gelecek kuşakların da yaşam hakkı olduğuna inandıklarını belirterek, ormanların, derelerin ve yaylaların ekolojik sistemin hayati parçaları olarak korunmayı hak ettiğini söyledi. Maden şirketlerinin yaşam alanlarını ve geleceği geri dönülmez şekilde tahrip eden faaliyetlerine karşı ses yükseltmek ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını savunmak için toplandıklarını belirtti.
Panele katılan isimlerden CHP Giresun Milletvekili Elvan Işık Gezmiş, toprağını, suyunu, havasını savunan yurttaşlarla bir araya gelmekten mutluluk duyduğunu dile getirdi. Giresun’un dört bir yanında vahşi madenciliğe karşı direnen halkla birlikte olduklarını, maden sahalarını yerinde incelediklerini ve doğayı korumak için hem sahada hem de Meclis’te mücadele ettiklerini belirtti.
CHP Giresun İl Başkanı Dr. Gökhan Şenyürek de “Vahşi Madenciliğe Hayır” paneline katılarak, doğaya yönelen bu sistematik talana karşı seslerini bir kez daha yükselttiklerini ifade etti. Şenyürek, vahşi madenciliğin yalnızca doğayı değil; toprağı, suyu ve evlatların geleceğini tehdit ettiğini vurguladı.
Konuşmalardan sonra iki oturum olarak devam eden panelde, konuşmacılar bölgenin ve ülkenin içinde bulunduğu vahşi madencilik örneklerinden bahsederek, “tonlarca toprak ve taş bir gram veya daha az altın için çevre katliamı yapılıyor. 25 yılda elde edilen devlet payının 40 milyon lira olduğunu düşünürsek bu çevreyi eski haline getirmek için elde edilen 500 ton altının tamamını versek bile yapmamız mümkün olmaz” dediler.
Panele CHP Giresun Milletvekili Elvan Işık Gezmiş, Tirebolu İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Cem Feridunoğlu, CHP Giresun İl Başkanı Dr. Gökhan Şenyürek, Anahtar Parti Giresun İl Başkanı Berat Akkaya, Görele Belediye Başkanı Hasbi Dede, Tirebolu Belediye Başkan Yardımcısı Atilla Aydın, İyi Parti Tirebolu İlçe Başkanı Erdinç Bektaş, Saadet Partisi Tirebolu İlçe Başkanı Ayhan İnal, stk başkan ve yöneticileri ile davetliler katıldı. Haber: İbrahim Balcıoğlu
Giresun ve Gümüşhane halkı, yıllardır süregelen bir sorun olan Tirebolu-Torul Yolu’nun yeniden devlet yatırım programına alınması ve modernize edilmesi talebiyle Tirebolu’da bir araya geldi. Tirebolu Kalesinde başlaya yürüyüş, Liman Mevkiinde bulunan Atatürk Anıtına kadar sürdü. Anıt önünde toplanan halk kalabalığı mitinge dönüştürdü.
Tarihi Süreç ve Engellemeler
İl Genel Meclis Üyesi Ömer Cebeci yaptığı açış konuşması ile yolun kısaca geçmişine değinerek “Dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün girişimleriyle 1976 yılında devlet programına alınan ve 1978’de yapımına başlanan Tirebolu-Torul Yolu, Giresun Limanı’nın daha verimli çalışabilmesi ve Karadeniz’i Harşit Vadisi üzerinden İran ve Asya’ya bağlama amacı taşıyordu. Ancak yolun yapımı, çeşitli lobiler ve komşu illerin siyasetçileri tarafından engellenerek tam 22 yıl sürdü ve ancak 2000’li yılların başında trafiğe açılabildi. Yolun kaderi gecikmeyle sınırlı kalmadı; 22 Ağustos 2020’de yaşanan menfez çökmesi sonucu 5 asker ve 1 operatör şehit oldu. Son bir yılda ise kazalarda 12 vatandaş hayatını kaybetti. Bu acı kayıplar, yolun modernize edilmesinin ne kadar elzem olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Mevcut Durum ve Modernizasyon İhtiyacı
1978’de yatırım programına alınan yol, o dönemin araç sayıları ve tonajlarına göre planlanmıştı. Aradan geçen 40 yılı aşkın sürede hem araç sayısı hem de taşıma kapasitesi katlanarak artmış, yolun fiziksel altyapısı ciddi deformasyona uğramış ve Harşit Vadisi halkı için tehlikeli bir hale gelmiştir. Bugün dahi Tirebolu-Torul Yolu, Karayollarının 1. sınıf yol ağına dâhil değildir. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından 2015 yılında hazırlanan projede 36 tünel ve 19 viyadük bulunmakta olup, tünellerin toplam uzunluğu 23 kilometre, projenin toplam uzunluğu ise 73 kilometredir. Bu projenin gerçekleşmesiyle 1.5 saatlik yolculuk süresi 55 dakikaya düşecek ve ciddi akaryakıt tasarrufu sağlanacaktır” dedi.
Ekonomik ve Sosyal Beklentiler
Mitingde yapılan konuşmalarda, yolun tamamlanması durumunda bölgeye sağlayacağı faydalar dile getirildi. Harşit Vadisi’nin bir ticaret koridoruna dönüşeceği ve Giresun Limanı’nın Erzincan, Erzurum, İran ve Asya’ya bağlanacağı belirtildi. Karadeniz’in ürünlerinin iç ve dış pazarlara en kısa yoldan ulaşacağı, tarım ve hayvancılığın yeniden canlanacağı, dağ köylerinde üretilen fındık, bal, süt, et ve yerel ürünlerin daha hızlı, güvenli ve ucuza pazara ulaşacağı ifade edildi. Organize sanayi serbest bölgelerinin oluşacağı ve Giresun’a ikinci bir liman yapılarak Giresun’un bölgesel lojistik üst olacağı vurgulandı. Kırsal turizmin canlanacağı, binlerce yeni iş alanı açılacağı, gençlerin memleketlerinde kalmasının sağlanacağı ve kültürel bağların güçleneceği belirtildi.
Sivil Toplum Kuruluşlarından Çağrı
Harşit Vadisi Platformu Başkanı M. Çınar Çetinkaya, mitingde yaptığı konuşmada, Tirebolu-Torul Yolu’nun neden sahipsiz kaldığına değindi. Türkiye’de girişimciliğin yeterince gelişmediğini ve STK’ların bölge çıkarları doğrultusunda güçlü bir etki oluşturamadığını belirtti. Gümüşhane’nin en az gelişmiş iller arasında son sırada (6. bölge), Giresun’un ise 5. bölgede yer aldığını hatırlattı. Platformun, bölge sorunlarının çözümü için Ankara siyaseti üzerinde etkili çalışmalar yaptığını vurguladı. Geçmişte Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu ile yapılan görüşmede, Trabzon lobisinin güçlü olmasının aksine Giresun’un etkili bir STK yapısının olmadığına dair bir uyarı aldıklarını aktardı.
Çetinkaya, 2018 yılında devlet tarafından tasdik edilen yeni yol projesinin, mevcut yolun sadece iyileştirilmesi üzerine hazırlandığını ve güzergâhın değişmediğini belirtti. Bu projede 19 viyadük ve yaklaşık 25 km uzunluğunda 36 tünel bulunduğunu ifade etti. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın, projenin yüksek maliyetli olması nedeniyle tünel sayısını düşürerek “kuşa çevrilmiş bir proje” yapma hazırlığında olduğu duyumlarını aldıklarını dile getiren Çetinkaya, Harşit Vadisi Platformu olarak bu “kuşa çevrilmiş” projeyi asla kabul etmediklerini ve 2018 yılında tasdik edilen iyileştirilmiş projenin hayata geçirilmesini talep ettiklerini vurguladı. “Dedelerimiz hayal etti, babalarımız bekledi, bizler sabrettik. Ama kuşaklar geçti, çocuklarımız büyüdü, bu yol hala yok! Artık sabır değil mücadele zamanı.” sözleriyle, artık unutulan bu coğrafyada halkın sesinin duyulması gerektiğini ifade etti.
CHP Giresun Milletvekili Elvan Işık Gezmiş, mitingde yaptığı konuşmada “Bu sorunu TBMM kürsüsünden dile getirmenin ötesinde, verdiğim önergelerle de takibime almış bulunuyorum. Evet, yol medeniyettir, yöreleri birbirine kavuşturmasıyla, kültür akımını sağlamasıyla ekonomik, sosyal ve kültürel yaşama büyük katkı sunar. Tirebolu’dan bir kez daha hükümete sesleniyoruz: Tirebolu Torul Yolu’nu mutlaka yatırım programına alın” dedi.
Konuşmacılar, yolun sadece bir ulaşım hattı değil, Harşit Vadisi’nin geleceğe uzanan yolu ve Karadeniz’in iç bölgelere nefesi olduğunu vurgulayarak, Giresun ve Gümüşhane’nin 50 yıldır gasp edilen hakkı için bir araya gelindiğini belirtti. Tirebolu-Torul Yolu’nun iyileştirildiğinde sadece bölge insanının değil, tüm Türkiye’nin kazanacağı mesajı verildi. Mitinge katılan tüm sivil toplum kuruluşlarına, siyasi parti temsilcilerine, milletvekillerine, basın mensuplarına ve Giresun ve Gümüşhane halkına teşekkür edildi. “Ses ver Ankara! Ses ver Trabzon! Ses ver Ulaştırma ve Altyapı Bakanı! Bu meydana gelen Gümüşhane ve Giresun halkına ses ver!” çağrısıyla yetkililere seslenildi.
Yürüyüş ve mitinge CHP Giresun Milletvekili Elvan Işık Gezmiş, CHP Gümüşhane İl Başkanı Özgür Deniz Demir, İyi Parti Gümüşhane İl Başkanı Bayram Canlı, İyi Parti Giresun İl Başkanı İnan Taşgöz, Ata Parti İl Başkanı Ümran Haliloğlu Turgut, CHP Tirebolu İlçe Başkanı Kemal Devrim Bayrak, İyi Parti İlçe Başkanı Erdinç Bektaş, Saadet Partisi İlçe Başkanı Ayhan İnal, İyi Parti Görele İlçe Başkanı Ömer Gemici, Giresun ve Gümüşhane STK başkan ve yöneticileri ile geniş bir halk topluluğu yürüyüş ve mitinge katılarak yolun kendi hakları olduğunu ifade ettiler.
Haber: İbrahim Balcıoğlu
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.